Durmuş Görmez

Apokrifal

In Din, Kitap, Siyaset on Aralık 22, 2008 at 10:50 am

Apokrifal ne demek? İsterseniz buradan başlayalım. Apokrifal Latince bir kelime ve halktan gizlenmiş, saklanmış, korunmuş, üstü örtülen manalarına geliyor. Peki bu halktan saklanan, halk görmesin diye gizlenen şey nedir ve neden bu kadar önemlidir? Evet bu gizlenen şey Hz. İsa’ya Allah tarafından vahyedilen İncil’in gerçek nüshaları. Ne kadar güzel demek ki gerçek İncil bulunmuş diye düşünebilirsiniz maalesef herkes sizin kadar iyi niyetli değil ve bu gerçek İncil nüshaları için dünyada fırtınalar kopuyor desek yeridir. Gerçek İncil’in konusunun ne olduğunu bilirsek hak veririz bizde. İncil’de, Zebur’da, Tevrat’da, Kur’an’da Allah tarafından vahyedildiğine, aynı hakkı ve gerçeği anlattığına göre bulunan gerçek İncil’in konusunun da Kur’an’la paralellik göstermesi ve Son Peygamberin geleceğini müjdelemesi çok normal fakat dediğimiz gibi bu gerçek birçok kişiyi rahatsız ediyor. Rahatsız olanların başında da yeni dünya düzenini kurmak isteyen, şu an dünyayı yöneten fakat kimsenin bilmediği insanlar(?) ve onların kurdukları ve yöneterek çeşitli ülkelerin siyasetine yön verdikleri Thule, İlluminati, Gladyo, Ergenekon gibi örgütler geliyor. Bu insanlar kendi çıkarları doğrultusunda bir hristiyan dünyası, bir Yahudi dünyası, bir İslam dünyası kurmak istedikleri için İncil gibi bazı gerçeklerin hakkıyla ortaya çıkması bunları aşırı şekilde rahatsız ediyor. Çünkü kurdukları veya kuracakları dünya düzeni yerlebir olacak. Çünkü gerçek İncil’de diyor ki: La ilahe illallah, Muhammeden Rasulullah.

Kitap’da 1981 yılında Hakkari’de köylüler tarafından bir yer altı şehrinde bulunan ve Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Barnabas tarafından papirüs yapraklarına yazılan bir İncil’in hikayesi anlatılıyor. Hemen söyleyelim bu el yazmalarının 2000 yılın üzerinde yaşa sahip olduklarıda karbon testleri ile ispatlanmış durumda. (Şu anki İncillerin çoğunun da MS 250’den sonra yazıldığını da hemen hatırlatalım.) Bu İncilden 3 tane daha olduğu ve nerelerde bulundukları da yine Aziz Barnabas tarafından bu yazmaların sonuna ekleniyor. Köyde bulunduktan sonra Jandarmaya teslim ediliyor bundan sonra İncil Ergenekonun eline geçiyor. Türkçe’ye Hamza Hocagil tarafından çevriliyor ve İsrail ve Arabistan da bulunan diğer nüshalarda bulunuyor. İsrail’de Hz. Davud’un sarayında İncil’le beraber Hz. Davud tarafından yazılmış Zebur kitabı ve Hz. Harun’a vahyedilen 10 Emir’de bakır levhalara yazılı olarak bulunuyor. Bu kazı yapılan yerlerinde Mescid-i Aksa’ın altında olması da çok ilginç ve bu yüzden de kazılar tamamiyle gerçekleştirilememiş durumda ve halen Bakara suresi 248. ayet de de geçen kutsal sandığı(tabut) arama çalışmaları Mescid-i Aksa’nın bulunduğu civarda devam ediyor. Ve bu gelişmeler gerçekten birilerini çok rahatsız ediyor. İlgili arkadaşların kitabı okumasını tavsiye ediyorum. Daha detaylı bilgiler bulacaklardır.

Bu gelişmeler bir Müslüman açısından gerçekten çok sevindirici. Gerçek İncil, Zebur,Tevrat, On Emir nüshalarının bulunması ve bunların yorumlanması, halka açıklanması gerçekleştiğinde tüm dünya’ya İslam’ın hakim olması engellenemeyecektir. Gerçekleri daha ne kadar süre saklayabilirler bilmiyorum ama eninde sonunda ortaya çıkacağına inanıyorum. Ve kitabın arka yüzündeki yazıyı verip sözlerimi sonlandırmak istiyorum:

1981 yılında Hakkari’de köylüler tarafından bir mağarada lahit içerisinde eski bir elyazması bir kitap bulunur. Aramice uzmanı Doç. Dr. Hamza Hocagil kısa süre sonra söz konusu metnin Arami dilinde fakat Süryani alfabesiyle yazılmış bir İncil metni olduğunu anlar.

Birinci yüzyıla ait otantik İncil’in ortaya çıkması tüm dinleri ilgilendiren bir konudur. Gerek Hz. İsa’nın tarihselliğinin, gerekse de İncil’in Kuran’la ne denli uyumlu olduğunun kanıtlanması çeşitli çevreleri rahatsız etmektedir.Hocagil 1983 yılında Özal’ın girişimleri ve Özel Harp Dairesi’nin kontrolünde İncil’i tercüme etmeye başlar. Ancak tercüme süreci bir süre sonra durdurulur.

Ancak İncil’in son sayfasında Aziz Barnabas’ın söz konusu İncil’i dört nüsha olarak yazdığını fark eden Hocagil, Nahit Şenoğul Paşa’nın yardımlarıyla bu kez diğer 3 İncil’in peşine düşer. Ardından biri hariç diğer 2 İncil de bulunur. Uluslar arası istihbarat örgütlerinin müdahil olduğu bu inanılmaz olaylar dizisinde olaya karışan bazı isimler hayatını kaybeder.

İncil’lerden biri İsrail’de bulunur. İsrail nüshasını bir Alman firmasının sponsorluğunda, İsrail Cumhurbaşkanı İsak Rabin’in torunu Viktoria Rabin ile birlikte çıkarır. Viktoria Rabin, İncil’in gerçek nüshalarını okuduğunda Müslüman olur. Fakat yaptığı kazı çalışmalarında 10 Emir ve Zebur’un izini sürerken, Etiyopyalı bir zenci tarafından öldürülür. İsrail’de bulunan İncil önce Vatikan’a satılmak istenir. Vatikan adına İncil ile igili görüşmelerde bulunan Kardinal Mario, “açıklanamayan bir sebeple” hayatını kaybeder. Olaylar, gizli bir örgütün planlaması ile çok farklı boyutlar kazanır. İncil bu kez, bir yayınevi üzerinden Yunanistan’a satılır.

Olay, Kıbrıs’ta bulunan güvenlik güçlerinin 1996 yılında Kıbrıs’ta Aziz Barnabas’ın mezarını soymalarıyla farklı bir boyut kazanır. Askerler mezardan ne almışlardır? KKTC’de soygunu araştıran Gazeteci Kutlu Adalı, aldığı tehditlerden kısa bir süre sonra öldürülür. Kutlu Adalı’nın eşi İlkay Adalı cinayeti Avrupa İnsan Hakları mahkemesine götürür ve Türkiye olayın aydınlanması için gereken özeni göstermediği gerekçesiyle mahkum olur. Adalı öldürülmeden kısa süre önce, Abdullah Çatlı’nın Kıbrıs’a geldiği tespit edilir.

Bugün, Aramice Uzmanı Hamza Hocagil’in Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesi’nde özel güvenlikli bir bölümde saklandığını iddia ettiği nüshalar açıklanırsa, dinler tarihi başta olmak üzere, tarih yeniden yazılacaktır.

Yorum bırakın